Av. Zekiye Kuşgöz | SİGORTA ŞİRKETİ TARAFINDAN MURİSİN HASTALIĞINI GİZLEDİĞİ GEREKÇESİ İLE HAKSIZ OLARAK ÖDENMEYEN VEFAT TAZMİNATI
Av. Zekiye Kuşgöz, 1989 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra 2013 yılında Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
16731
post-template-default,single,single-post,postid-16731,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-10.1.1,wpb-js-composer js-comp-ver-5.0.1,vc_responsive
 

SİGORTA ŞİRKETİ TARAFINDAN MURİSİN HASTALIĞINI GİZLEDİĞİ GEREKÇESİ İLE HAKSIZ OLARAK ÖDENMEYEN VEFAT TAZMİNATI

SİGORTA ŞİRKETİ TARAFINDAN MURİSİN HASTALIĞINI GİZLEDİĞİ GEREKÇESİ İLE HAKSIZ OLARAK ÖDENMEYEN VEFAT TAZMİNATI

Sigorta şirketleri tüketiciler ile sözleşme yaparken her ne kadar hastalıklar ve bildirim yükümlülükleri ile ilgili yeterli bilgiyi vermese de, vefat durumunda bunu lehine kullanarak hastalıkların gizlendiği gerekçesi ile mirasçılara vefat tazminatı ödemekten kaçınmaktadır.

Bu hususta Tüketici Mahkemeleri’nde açılan davalarda sözleşmeyi imzalatan bankanın müşterisini aydınlatma yükümlüğünü yerine getirip getirmediği, murisin bir kastla hareket edip etmediği ve en önemlisi de sigorta şirketinin gizlendiğini iddia ettiği hastalık ile ölüm nedeni arasında bir illiyet bağının var olup olmadığı araştırılmaktadır. Murisin vefatına neden olan hastalıkla sigorta şirketinin gizlendiğini bildirdiği hastalık arasında bir bağlantı olmadığı bilirkişi raporları ile ortaya konulduğundan tüketiciler lehine sonuçlanan davaların sayısı da oldukça fazladır.

Vefat tazminatı talebinin bu nedenlerle sigorta şirketi tarafından ödenmemesi durumunda bu konuda uzman bir avukattan destek alınarak Mahkemeye başvurulması hak kayıplarının önüne geçmektedir.

YARGITAY 11. Hukuk Dairesi

2008/6763 E., 2009/11272 K., 02.11.2009 T.

DAVA : ” Taraflar arasında görülen davada Bursa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26.12.2007 tarih ve 2005/282 – 2007/577 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı nezdinde hayat sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, 15.11.2004 tarihinde vefat ettiğini, sigorta tazminatının ödenmediğini, davalı tarafından hastalığının gizlendiğinin savunulduğunu, oysa ibraz edilen beyanlar hanesindeki imzanın müvekkilinin murisine ait olmadığının anlaşıldığını, bu durumun imzanın taklit edildiği veya sözleşmenin doldurulduğu tarihte keyfi olarak davalı çalışanlarınca doldurulduğu sonucuna vardırdığını, davalının sigortalının imzasına ait olmayan beyanlarla tazminat ödememesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, 6.000,00 YTL’nın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, görev ve yetki itirazında bulunarak davacıların murisinin sigorta başlangıcı tarihinden önceki var olan KKY ve KOAH hastalığını gizlediğini, sözleşmeyi kasıtlı olarak ihlal ettiğini, akitten cayıldığını, tazminat ödeme yükümlülüğünün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşme sırasında davacıların murisinde KKY ve KOAH hastalıkları bulunduğu, ancak davalıya bu hastalıkların beyan edilmediği, gizlemenin kasıtlı ve sigortacı davalıyı yanıltma amacı taşıdığı, kasıtlı gizleme nedeniyle tazminat ödenmemesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, hayat sigorta poliçesine dayalı vefat tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğü ilgili TTK’nun 1290.maddesi her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakla beraber, Dairemizin yerleşik kararlarıyla hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartları’nda sözleşme hükmü halini almıştır. Esasen, sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadırlar.

Somut olayda davalı vekili, davacıların murisinin dilekçesindeki açıkladığı hastalıklarını gizleyerek sözleşmeyi yaptığını savunmuştur. Sigorta ettirene ait sağlık karnesinden sigorta sözleşmesi öncesi hastalıkları nedeniyle tedaviler gördüğü, ilaçlar aldığı anlaşılmaktadır. Davacıların murisinin hastalıklarını bildirmediği, gizlediği sabittir. Bu durum karşısında, sigorta ettirene ait sağlık karnesi ve ölüm raporu içerikleri ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, tıp alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu oluşturulup, gizlendiği iddia edilen hastalık veya hastalıklarla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığı, başka bir anlatımla ölümün gizlenen hastalık veya hastalıklardan meydana gelip gelmediği hususu açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. 

SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”