Av. Zekiye Kuşgöz | Yargıtay
Av. Zekiye Kuşgöz, 1989 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra 2013 yılında Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
16657
page-template,page-template-full_width,page-template-full_width-php,page,page-id-16657,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-10.1.1,wpb-js-composer js-comp-ver-5.0.1,vc_responsive
 

Yargıtay

  • Dava, tapu harcının iptali ve iadesi istemine ilişkindir. Taşınmazın 6306 Sayılı kanun kapsamında riskli yapı olması sebebiyle harçtan istisna olduğu anlaşıldığından, davaya konu tahakkuk işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle "davanın kabulüne, davaya konu işlemin iptali ile ödenen tapu harcının davacıya iadesine" dair karar isabetlidir....

  • Dava, tapu harcının iptali ve iadesi istemine ilişkindir. Taşınmazın 6306 Sayılı kanun kapsamında riskli yapı olması sebebiyle harçtan istisna olduğu anlaşıldığından, davaya konu tahakkuk işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle "davanın kabulüne, davaya konu işlemin iptali ile ödenen tapu harcının davacıya iadesine" dair karar isabetlidir....

  • Dava, tapu harcının iptali ve iadesi istemine ilişkindir. Taşınmazın 6306 Sayılı kanun kapsamında riskli yapı olması sebebiyle harçtan istisna olduğu anlaşıldığından, davaya konu tahakkuk işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle "davanın kabulüne, davaya konu işlemin iptali ile ödenen tapu harcının davacıya iadesine" dair karar isabetlidir....

  • Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, oy çokluğu ile aldığı kararla düğünde takılan altınların kime ait olacağına dair tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Yüksek mahkeme; yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre; kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayıldığına ve artık kadının kişisel malı kabul edildiğine hükmetmiştir....

  • MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:...

  • Dava, tapu harcının iptali ve iadesi istemine ilişkindir. Taşınmazın 6306 Sayılı kanun kapsamında riskli yapı olması sebebiyle harçtan istisna olduğu anlaşıldığından, davaya konu tahakkuk işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle "davanın kabulüne, davaya konu işlemin iptali ile ödenen tapu harcının davacıya iadesine" dair karar isabetlidir....

  • Dava, tapu harcının iptali ve iadesi istemine ilişkindir. Taşınmazın 6306 Sayılı kanun kapsamında riskli yapı olması sebebiyle harçtan istisna olduğu anlaşıldığından, davaya konu tahakkuk işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle "davanın kabulüne, davaya konu işlemin iptali ile ödenen tapu harcının davacıya iadesine" dair karar isabetlidir....

  • ÖZET : Davacı, satın aldığı aracın ayıplı olduğunu belirterek, ödediği satış bedeli ile birlikte bu nedenle uğradığı zararlar ve yapmış olduğu masrafların tahsilini talep etmiştir. Aracın aynı arızanın ikiden fazla tekrar etmesi, gerekse “sağa çekme” sorunu nedeniyle araç muayenesinin de onaylanmaması karşısında, söz konusu arızanın halen dahi devam ettiği görülmekle, davacı tüketicinin az yukarıda değinilen 4822 sayılı Yasanın 4. maddesindeki seçimlik haklardan biri olan “bedel iadesi” ne ilişkin talebinde haklı olduğunun kabulü ile, davadaki diğer talepleri de değerlendirilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir....

  • Hal böyle olunca somut olayda davacının davası, yolsuz tescil (ketmi verese) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Bu sebeple mahkemece bu yönde araştırma ve inceleme yapılması gerekirken davanın muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olarak kabul edilip davalılar arasındaki satış işleminde muvazaa bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece davanın yolsuz tescil (ketmi verese) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine dair olduğunun kabulüyle davacı ve davalılardan buna dair delillerinin sorulması, davacı tarafından açıldığı bildirilen hasımlı veraset ilamının iptali davasının sonucunun beklenilmesi ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır....

  • BU DURUMDA; DAVA DİLEKÇESİNİN DAVALIYA 31.05.2012 TARİHİNDE USULÜNE UYGUN BİR ŞEKİLDE TEBLİĞ EDİLMESİNDEN SONRA SÜRESİ İÇERİSİNDE CEVAP DİLEKÇESİ VERİLMEDİĞİNDEN SAVUNMANIN DAYANAĞI OLARAK SÜRESİNDE İLERİ SÜRÜLEN BİR DELİL (HMK. M. 129/1-E) BULUNMADIĞINDAN YEREL MAHKEMENİN DAVALIYA DELİL GÖSTERMESİ İÇİN SÜRE VERMESİNE YASAL OLARAK İMKÂN BULUNMADIĞININ KABULÜ GEREKİR. ...

  • Sigorta şirketleri tüketiciler ile sözleşme yaparken her ne kadar hastalıklar ve bildirim yükümlülükleri ile ilgili yeterli bilgiyi vermese de, vefat durumunda bunu lehine kullanarak hastalıkların gizlendiği gerekçesi ile mirasçılara vefat tazminatı ödemekten kaçınmaktadır. Bu hususta Tüketici Mahkemeleri'nde açılan davalarda sözleşmeyi imzalatan bankanın müşterisini aydınlatma yükümlüğünü yerine getirip getirmediği, murisin bir kastla hareket edip etmediği ve en önemlisi de sigorta şirketinin gizlendiğini iddia ettiği hastalık ile ölüm nedeni arasında bir illiyet bağının var olup olmadığı araştırılmaktadır. Murisin vefatına neden olan hastalıkla sigorta şirketinin gizlendiğini bildirdiği hastalık arasında bir bağlantı olmadığı bilirkişi raporları ile ortaya konulduğundan tüketiciler lehine sonuçlanan davaların sayısı da oldukça fazladır....

  • Sigorta şirketleri tüketiciler ile sözleşme yaparken her ne kadar hastalıklar ve bildirim yükümlülükleri ile ilgili yeterli bilgiyi vermese de, vefat durumunda bunu lehine kullanarak hastalıkların gizlendiği gerekçesi ile mirasçılara vefat tazminatı ödemekten kaçınmaktadır. Bu hususta Tüketici Mahkemeleri'nde açılan davalarda sözleşmeyi imzalatan bankanın müşterisini aydınlatma yükümlüğünü yerine getirip getirmediği, murisin bir kastla hareket edip etmediği ve en önemlisi de sigorta şirketinin gizlendiğini iddia ettiği hastalık ile ölüm nedeni arasında bir illiyet bağının var olup olmadığı araştırılmaktadır. Murisin vefatına neden olan hastalıkla sigorta şirketinin gizlendiğini bildirdiği hastalık arasında bir bağlantı olmadığı bilirkişi raporları ile ortaya konulduğundan tüketiciler lehine sonuçlanan davaların sayısı da oldukça fazladır....

  • Sigorta şirketleri tüketiciler ile sözleşme yaparken her ne kadar hastalıklar ve bildirim yükümlülükleri ile ilgili yeterli bilgiyi vermese de, vefat durumunda bunu lehine kullanarak hastalıkların gizlendiği gerekçesi ile mirasçılara vefat tazminatı ödemekten kaçınmaktadır. Bu hususta Tüketici Mahkemeleri'nde açılan davalarda sözleşmeyi imzalatan bankanın müşterisini aydınlatma yükümlüğünü yerine getirip getirmediği, murisin bir kastla hareket edip etmediği ve en önemlisi de sigorta şirketinin gizlendiğini iddia ettiği hastalık ile ölüm nedeni arasında bir illiyet bağının var olup olmadığı araştırılmaktadır. Murisin vefatına neden olan hastalıkla sigorta şirketinin gizlendiğini bildirdiği hastalık arasında bir bağlantı olmadığı bilirkişi raporları ile ortaya konulduğundan tüketiciler lehine sonuçlanan davaların sayısı da oldukça fazladır....

  •  Sahte Senet İddiası İcra Takibini Durdurmaz Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2014/9285 Esas ve 2014/11622s. Karar  Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. Somut olayda Asliye Ticaret Mahkemesineit davasında tedbiren takibin durdurulması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece şikayetin kabulü gerekir....

  • Davacı sağ kalan eştir. Sağ eşin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı, terekeye ait borç olup, davacının TMK'nun 499. maddesine göre 1/4 oranında miras payı bulunmaktadır. Bu durumda, davalı, belirlenen katılma alacağının tamamından sorumlu tutulamaz. Yeniden yapılacak keşif sonucunda taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri tespit edilerek bu değerden taşınmaz için ödenen kredi borcunun düşülmesi suretiyle artık değer bulunmalı, artık değerin tespitinden sonra TMK'nun 236 maddesi gereğince katılma alacağına karar verilirken, sağ kalan eş davacının 1/4 oranında mirasçı olduğu dikkate alınarak terekeden davacıya düşen pay mahsup edilmeli ve bu şekilde elde edilecek miktara katılma alacağı olarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....