Av. Zekiye Kuşgöz | BOŞANMA DAVASINDA HUKUKA UYGUN-HUKUKA AYKIRI DELİL AYRIMI
Av. Zekiye Kuşgöz, 1989 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra 2013 yılında Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
16822
post-template-default,single,single-post,postid-16822,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-10.1.1,wpb-js-composer js-comp-ver-5.0.1,vc_responsive
 

BOŞANMA DAVASINDA HUKUKA UYGUN-HUKUKA AYKIRI DELİL AYRIMI

BOŞANMA DAVASINDA HUKUKA UYGUN-HUKUKA AYKIRI DELİL AYRIMI

Medeni usul hukukunda delil, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ispatlanması için başvurulan vasıtalardır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 189. Maddesi uyarınca kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar haricinde taraflar, iddia veya savunmalarına dayanak yaptıkları vakıaları ispatlamak için, kanunda düzenlenmemiş deliller kapsamında, akla ve mantığa uygun, hukuka aykırı olmayan yollardan elde edilmiş her türlü delile başvurabilirler. Mahkeme bu noktada taraflarca gösterilen delilin caiz olup olmadığına ve hükme esas alınıp alınamayacağına karar verecektir.

Boşanma davaları da sadece eşleri değil, çocuk ve toplumu da derinden etkileyen bir mekanizma olduğundan kural olarak kanuni delili değil, hâkimin vicdani kanaatinin oluşmasını temel alan serbest delil sistemini kabul etmiştir. Deliller hakkında bazı yönlendirici faktörler olsa da bu delil sisteminde kesin bir sınırlama bulunmadığından pek çok delil öne sürülebilmektedir.

Yargıtay’a göre delillerin elde edilmesinde temel esas, kişilerin özel hayatlarının gizliliğinin korunması ve delillerin hukuka aykırı yollarla elde edilmemiş olmasıdır. Yargıtay kararlarında hukuka aykırı delilin hükme esas alınamayacağına hükmediliyorsa da delillerin hukuka aykırı olup olmadığı her bir somut olay için ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Örneğin kişilerin özel hayatlarının gizliliği ihlal edilerek edinilmiş mektup veya günlük gibi yazılar Yargıtay kararlarında yasak delil olarak değerlendirilmesine rağmen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; bir boşanma davasında eşlerden birinin, diğerinin başka bir kişi için yazmış olduğu notları, mektupları veya bu yönde tuttuğu günlük ve hatıra defterlerini delil olarak kullanmak istemesi durumunda, elde edilen bu delillerin özel hayatın gizliliğini ihlal edip etmeyeceği ve bunların yasak deliller kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorununda yaptığı değerlendirmede eşlerin birlikte yaşadıkları konut açısından özel hayatlarının iç içe geçtiği yönünde yorum yapmıştır. Bu nedenle eğer bir eş diğerinin günlük, mektup veya fotoğraflarını zorla veya tehditle ele geçirmeyip evde bulmuşsa, karşı tarafın özel alanına ilişkin dahi olsa, bunların boşanma davasında delil olarak kabul edileceğine karar vermiştir.

Görüldüğü üzere burada önemli husus eşe ait olan delilin diğer eş tarafından nasıl ele geçirildiğidir.

Yine bir eş diğer eşe ait mail hesabındaki verilere bilgisayarın açık kalması sonucu tesadüfen ulaşmışsa bu delil olarak kabul edilebilecek ancak eşinin mail hesabına şifrelerini bloke ederek ulaşmış ise edindiği bilgileri delil olarak kullanamayacaktır.

Yine sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların ve yazışmaların da hukuka aykırı olarak elde edilmemiş olması koşulu kabul edilmelidir. Örneğin eğer davacı, eşinin sosyal medya hesaplarına gizlice girer, şifresini ele geçirerek ondan habersiz bir biçimde hesaba ulaşır veya buna benzer şekilde eşinin rızası olmaksızın hesaba erişim sağlarsa, buradaki kamuya ifşa edilmemiş gizli nitelikteki içerikler veya özel yazışmalar, boşanma davasında delil olarak kabul edilmeyecektir.

Yargıtay’ın diğer “Dairemizce “davacı kadının da boşanma davasının devamı sırasında başka erkeklerle samimi görüntü veren fotoğraflar çektirdiği, bunu da sosyal medya ortamında sergilediği, bu yüzden güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu” belirtilerek…” ve “… ayrıca sosyal medya hesabından da erkeğin başka kadınlarla duygusal içerikli yazışmalar yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”  Şeklindeki kararlarında sosyal medya hesabından yapılan yazışmaların zina eylemine vücut verdiği ve eylemin ispatında delil olarak gösterilebileceği sonucu çıkarılmaktadır.