Av. Zekiye Kuşgöz | ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ-KATILMA ALACAĞI
Av. Zekiye Kuşgöz, 1989 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra 2013 yılında Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
16877
post-template-default,single,single-post,postid-16877,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-10.1.1,wpb-js-composer js-comp-ver-5.0.1,vc_responsive
 

ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ-KATILMA ALACAĞI

ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ-KATILMA ALACAĞI

Y8HD. 2016/4790K. 2018/1398K. 12.06.2018T.

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ KARARI:DAVA TÜRÜ: Katılma Alacağı ve Nafakanın İndirilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davalı/karşı davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı/karşı davalı … vekili, davalı eş adına tespit edilecek mallar nedeni ile 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı/karşı davalı vekili 03.11.2015 tarihli dilekçesi ile talep miktarını artırarak toplam 101.085,03 TL alacağın tahsili talep etmiştir. Davacı/karşı davalı vekili karşı davanın reddini savunmuştur.

Davalı … vekili, asıl davanın reddini savunmuş olup, karşı dava dilekçesi ile de nafakanın indirilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, asıl davanın kabulü ile 101.085,03 TL alacağın tahsiline; karşı dava hakkında da karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, davalı/karşı davacı vekili tarafından sadece asıl davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.

Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davacının eldeki davadan önce açtığı … . Aile Mahkemesi’nin 2012/237 esas, 2012/965 karar sayılı boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, davalı ile karşılıklı olarak boşanma ve boşanmanın mali sonuçları konusunda tam bir mutabakat sağladıklarını belirterek, davalı ile anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ettiği, davacının, dava dilekçesinin ekinde sunduğu … tanzim tarihli “Protokol” başlıklı belgenin, 2. maddesinde, velayet ve kişisel ilişkinin; 3. maddesinde, nafakanın düzenlendiği; 4. maddesinde ise, taraflara arasında bölüşülmemiş ve bölüşülmesi gereken herhangi bir malvarlığının olmadığı gibi, herhangibir nedenden dolayı alacak ve borç meselesinin olmadığı belirtilmiş; 27.12.2012 tarihli oturumda da, davacı, dava dilekçesini tekrar etmiş, her iki taraf da aralarındaki anlaşmaya göre boşanmaya ve mali sonuçlarına karar verilmesini istemişlerdir. Öte yandan, taraflar arasında düzenlenmiş boşanma protokolünün, sadece mal rejiminin tasfiyesine ilişkin 4. maddesi boşanma hükmünde ayrıca ve açıkça gösterilmemiş ve protokol onaylanmamıştır. Bunun dışında kalan çocukların velayetine, çocuklarla kişisel ilişki kurulmasına, nafaka ve yargılama giderlerine ilişkin maddeleri ise açıkça ve ayrıca boşanma ilamının hüküm kısmında gösterilmiştir. Bu hal ve tarafların yargılamadaki beyanları dikkate alındığında protokolün mahkemece uygun bulunduğu; ancak, taraflara arasında bölüşülmemiş ve bölüşülmesi gereken herhangi bir malvarlığının olmadığı gibi, herhangibir nedenden dolayı alacak ve borç meselesinin olmadığı şeklinde olan 4.maddenin gerek bu ifade tarzı gerekse de mal rejiminin boşanmanın mali hükümlerinden olmaması nedeniyle hüküm fıkrasında bu kısmın ayrık tutulduğunun kabulü gerekmekte; bu hal anılan protokolün ve boşanma davasında gerçekleşen beyan ve belgelerin tümüyle mahkeme içi ikrar ve kesin delil olma niteliğini etkilememektedir.

Bununla birlikte; davacı, dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü sunduğuna ve bunun dava dilekçenin eki olduğunu açıkça belirttiğine, yargılamada aralarındaki anlaşmaya göre boşanmaya karar verilmesini istediğine ve davalı erkeğin de bu anlaşmadaki düzenlemeye güvenerek boşanmayı kabul ettiğine göre; bundan sonra davacının bu protokol hükümlerine aykırı olarak, boşanma davasındaki beyan ve dilekçelerini yok sayarak görülmekte olan bu davayı açıp, protokol hükümlerine aykırı olarak talepte bulunması 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen “Dürüst Davranma” kuralına da aykırılık teşkil etmekte; eş söyleyişle, hakkın kötüye kullanılması anlamına gelmektedir.

Yukarıda yapılan açıklamaların sonucu olarak; kural olarak, anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerekir. Mal rejiminden kaynaklanan talepler boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilirler.

Ancak somut olayda, davacının dava dilekçesinin ekinde boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olması, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, dikkate alındığında, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu; böylece, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak tamamen aksini ileri sürmekle dürüstlük kuralına aykırı davrandığının ve bu durumun hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğinin kabulü gerekmiştir (HGK 24.02.2010 tarihi 2010/2-96 Esas, 2010/106 Karar sayılı kararı).

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.