Av. Zekiye Kuşgöz | BOŞANMA DAVALARINDA AF-EŞİN AFFEDİLMESİ
Av. Zekiye Kuşgöz, 1989 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra 2013 yılında Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur.
17098
post-template-default,single,single-post,postid-17098,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-theme-ver-10.1.1,wpb-js-composer js-comp-ver-5.0.1,vc_responsive
 

BOŞANMA DAVALARINDA AF-EŞİN AFFEDİLMESİ

BOŞANMA DAVALARINDA AF-EŞİN AFFEDİLMESİ

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2019/5322 K. 2019/9539 T. 2.10.2019

• BOŞANMA DAVASI ( Erkeğin Güven Sarsıcı Eyleminden Sonra Evlilik Birliği Devam Etmediğinden Kadının Erkeği Affettiğinin Kabulünün Mümkün Olmadığı – Erkeğin Eşinin Annesini Kovan Kadına Nazaran Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Ağır Kusurlu Olduğunun Kabulü Gerektiği )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Boşanma Davası – Erkeğin Güven Sarsıcı Eyleminden Sonra Evlilik Birliği Devam Etmediği/Erkeğin Eşinin Annesini Kovan Kadına Nazaran Ağır Kusurlu Olduğunun Kabulü Gerektiği )

• GÜVEN SARSICI DAVRANIŞLAR ( Kadının Eşinin Başka Kadınla Olan Mesajlaşmalarını Öğrendikten Sonra Tarafların Tartıştıkları Erkeğin Pişmanlığını Dile Getirdiği Tarafların Akşam Yemeğe Çıkmaya Karar Verdikleri Ancak Kadının Ailesinin Yanına Gittiği – Erkeğin Güven Sarsıcı Eyleminden Sonra Evlilik Birliği Devam Etmediğinden Kadının Erkeği Affettiğinin Kabul Edilemeyeceği )

• KUSUR ( Başka Kadınla Mesajlaşma Şeklindeki Erkeğin Güven Sarsıcı Eyleminden Sonra Evlilik Birliği Devam Etmediğinden Kadının Erkeği Affettiğinin Kabulünün Mümkün Olmadığı – Erkeğin Eşinin Annesini Kovan Kadına Nazaran Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Ağır Kusurlu Olduğu )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Evlilik Birliğinin Sarsılmasına Sebep Olan Olaylarda Tazminat İsteyen Kadının Ağır ya da Eşit Kusurlu Olmadığı Bu Olayların Kadının Kişilik Haklarına Saldırı Teşkil Ettiği – Kadın Yararına Maddi ve Manevi Tazminata Karar Vermek Gerektiği/Boşanma Davası )

4721/m.166,174

ÖZET : Dava, boşanma istemine ilişkindir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının eşinin başka kadınla olan mesajlaşmalarını öğrendikten sonra tarafların tartıştıkları, tanıkların araya girmesiyle konunun konuşulduğu ortamda davalı-karşı davacı erkeğin pişmanlığını dile getirdiği, tarafların akşam yemeğe çıkmaya karar verdikleri ancak davacı-karşı davalı kadının aynı günün akşamı ailesinin yanına gittiği ve sonrasında bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalı-karşı davacı erkeğin güven sarsıcı eyleminden sonra evlilik birliği devam etmediğinden davacı-karşı davalı kadının davalı-karşı davacı erkeği affettiğinin kabulü mümkün değildir. Davacı-karşı davalı kadının ise ailelerin ve ortak arkadaşlarının tarafların barışmaları için bir araya geldikleri ortamda eşinin annesine, defol git diyerek ortamdan kovduğu vakıası sabit ise de; eşinin annesini aşağıladığı vakıası ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu duruma göre bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışları yanında güven sarsıcı davranışlarda bulunan erkeğin, eşinin annesini kovan davacı-karşı davalı kadına nazaran boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, yazılı şekilde kusur belirlemesi yapılması doğru bulunmamıştır.

Açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK m. 4 ) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata ( TMK m. 174/1-2 ) karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )İlk derece mahkemesi, davalı-karşı davacı erkeğin birlik görevlerini ihmal ettiği ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı-karşı davalı kadının erkeğin güven sarsıcı davranışlarını öğrendikten sonra tarafların tartıştıkları ancak arkadaşlarının devreye girmesiyle barışarak akşam dışarıda yemek yeme planları yaptıkları, bu sebeple kadının eşini affettiği, af nedeniyle delil olmasa da ekonomik özgürlüğü bulunmayan kadının bu durumu kabul etmek zorunda kaldığı, bu sebeple davalı-karşı davacı erkeğin güven sarsıcı davranışının kabul edilmesinin gerektiği; davacı-karşı davalı kadının ise, barışmak niyetiyle eşi ve eşinin ailesi ile ortak arkadaşlarının kadının ailesinin evine geldikleri ortamda, eşinin annesini aşağılayarak hakaret ettiği ve kovduğu gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda kadının az, erkeğin ise daha ağır kusurlu olduğunu kabul ederek, karşılıklı boşanma davalarının kabulüyle tarafların boşanmalarına, kadın lehine maddi ve manevi tazminata, ortak çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, davacı-karşı davalı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına karar vermiş, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, görevli Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 06/07/2018 tarih 2017/2292 esas – 2018/893 karar sayılı kararla; davacı-karşı davalı kadının istinaf talebinin esastan reddine, davalı-karşı davacı erkeğin istinaf isteğinin ise kısmen kabulü ile; “İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, davalı-karşı davacı kocanın güven sarsıcı davranışlarından sonra evlilik birliğinin devam ettiği, davacı-karşı davalı kadının eşinin bu davranışını affettiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığı, affedilen ve hoşgörü ile karşılanan olayların, boşanma davasında kusur olarak atfedilemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında, eşinin annesini aşağılayıp evden kovan davacı-karşı davalı kadın ile barışma girişimi sırasında elindeki bardağı yere fırlatan davalı-karşı davacı kocanın boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat ( TMK m. 174/1- 2 ) talebinin reddine karar verilmiştir.Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının eşinin başka kadınla olan mesajlaşmalarını öğrendikten sonra tarafların tartıştıkları, tanıkların araya girmesiyle konunun konuşulduğu ortamda davalı-karşı davacı erkeğin pişmanlığını dile getirdiği, tarafların akşam yemeğe çıkmaya karar verdikleri ancak davacı-karşı davalı kadının aynı günün akşamı ailesinin yanına gittiği ve sonrasında bir araya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Bu sebeple davalı-karşı davacı erkeğin güven sarsıcı eyleminden sonra evlilik birliği devam etmediğinden davacı-karşı davalı kadının davalı-karşı davacı erkeği affettiğinin kabulü mümkün değildir. Davacı-karşı davalı kadının ise ailelerin ve ortak arkadaşlarının tarafların barışmaları için bir araya geldikleri ortamda eşinin annesine, defol git diyerek ortamdan kovduğu vakıası sabit ise de; eşinin annesini aşağıladığı vakıası ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu duruma göre bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışları yanında güven sarsıcı davranışlarda bulunan erkeğin, eşinin annesini kovan davacı-karşı davalı kadına nazaran boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, yazılı şekilde kusur belirlemesi yapılması doğru bulunmamıştır.

2- )Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK m. 4 ) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata ( TMK m. 174/1-2 ) karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 06.07.2018 tarih 2017/2292 esas – 2018/893 karar sayılı kararının kusur belirlemesi ile maddi ve manevi tazminatlar yönünden BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02.10.2019

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2020/712 K. 2020/1931 T. 9.3.2020

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Mahkemece davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulüyle tarafların T.M.K’nun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, çocuklar yararına iştirak nafakası ile, kadın yararına maddi ve manevi tazminatlara karar verilmiş, bu karara karşı davalı erkek tarafından tümüne yönelik istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Bölge adliye mahkesince yapılan inceleme sonunda “İlk derece mahkemesince, davalı erkeğin” güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu” gerekçesini ileri sürerek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle eşlerin boşanmalarına karar vermiş ise de; davacı kadının iş bu davayı açtıktan sonra davalı ile aynı evde yaşadığı yine dava açıldıktan sonra yemek yemek ve davacı kadının doğum gününü kutlamak için davalı ile birlikte dışarı çıktıkları, doğum gününü birlikte kutladıkları, buna ilişkin davacı kadının doğum günü olan 20/11/2017 tarihinde fotoğraflar çektirdikleri, dolayısıyla davacı kadının, erkek ile ilgili davanın kabulüne gerekçe gösterilen vakıaları doğru olsa bile bu davranışları ile eşinin bu kusurlarını affettiği ya da en azından hoşgörü ile karşıladığının” kabul edilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı kadın T.M.K’nun 166/3 maddesine dayalı olarak 10/11/2017 tarihinde boşanma davası açmış, dava erkeğin boşanmayı kabul etmemesi nedeniyle çekişmeli hale dönüşmüştür. Davacı kadın çekişmeli boşanma talebine ilişkin dava dilekçesini ise 04/01/2018 tarihinde dosyaya ibraz etmiş ve çekişmeli boşanma davasının yargılama aşamaları da bu şekilde başlamıştır. Anlaşmalı olarak açılan davanın duruşma gününün beklenildiği süre içinde tarafların aynı evde fakat ayrı odalarda kaldıkları, kadının doğum günü olan 20/11/2017 tarihinde davalı eş ile yemek yemeleri tanık anlatımlarından özellikle erkek tanığı A. Ü.’ın beyanından “Bir süre aynı evde kalıyorlardı ancak davacı davalıyı affetmedi, hatta bende ikna etmeye çalıştım” beyanı karşısında af, en azından hoşgörü olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yanılgılı değerlendirme sonucu davacı kadının, davalı erkeğin kusurlu davranışlarını affettiği veya hoşgörü ile karşıladığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma kapsamına göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.03.2020 (Pzt. )

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

E. 2020/53 K. 2020/1696 T. 2.3.2020

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-)İlk derece mahkemesince, davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu bulunması nedeniyle davasının reddine, davalı-karşı davacı kadının davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davacı erkeğin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, bölge adliye mahkemesi “Tarafların bir ay içerisinde 5-6 defa cinsel ilişkiye girdiklerinin anlaşılması nedeniyle kadının erkeğe yüklenen tüm kusurları affettiği, bu nedenle erkeğe kusur yüklenemeyeceği; kadının erkeğe internet yoluyla gönderdiği mesajlar nedeniyle hakaretinin sabit olduğu ve boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu” gerekçesiyle davasının reddine, davacı-karşı davalı erkeğin davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince davalı-karşı davacı kadın tam kusurlu bulunarak erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de; toplanan delillerden kadına yüklenen hakaret vakıasının, tarafların bir araya gelerek karşılıklı olarak önceki olayları affetmeleri nedeniyle affedilen en azından hoşgörü ile karşılanan bu vakıanın af kapsamında kaldığı, bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, kadının boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığından davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.02.03.2020 (Pzt.)